the whole world is our playground

the whole world is our playground
the whole world is our playground

30 Eylül 2009 Çarşamba

deliliğin hiçsel analizi

deliliğin hiçsel analizi yapılabilseydi, bir tek X payına düşeni alırdı. Varlığını sadece aklıyla sürdürüyordu. Ne duymak, ne görmek, ne işitmek çişinin sesini! En ufak bir hareket, kırabilirdi narin kemiklerini! Ama şanslıdı X, uyumaya çalışırken kol saatinin tiktaklarını-her tiktakta ölüm korkusu, can sıkıntısı bir yanda, ne ironik!- duymak zorunda değildi.

7! uğursuz 7! bir çocuk farketöişti neden 7den tiksindiğini. pastel boya kokusu, neşeli gökkuşağında her 7 yeşil, her yeşil kusmuktu, alkole dayandığı ergenlik çağlarında. başka bir 7de X kaybetmişti tüm algılarını-ne şans-, bu sayede kendi gerçekliğinin kapılarına dayandı. çelimsiz, pek çelimsiz, hacimsiz! kol dedikleri yanlarında sallanan iki işlevsiz uzuv! ve inanın bana, isterseniz kolayca kırbailirsiniz tüm kemiklerini!
oysa...
Oysa X bildiğinizden fazlası. Başka evren bilmez- bilse de hatırlamaz, hatırlasada bşkalarına bildiremez- kendi dünyasının tanrısı! O ki devrilemez bir ilah,korkusuz, ölümsüz-asla bilmeyecek ne zaman gelecek ömrünün sonbaharı- Ve X ki güçlü bir tanrı. beğenmediği eserini düzeltmeye çalışmaksızın yıkacak kadar küstah. Ve-ne şans!- onun bir kaç dakikasını aldı,hükmünü sonlandırmak kendi yüce hiçliği üzerinde. Ne dünya bıraktı bize ki yaşasak -doyulmaz yaşamaya!-, ne de esaretten bitap bir köle... sadece çürümüş bedeni. kaybedilen bir atnrıydı o, masumiyetti, güzellik, saflık daha adını duymakla kaldığımız ne değerler! belki vardı, belki yoktu. zaten varsa bile bilemezdim. bilsem bile bildiremezdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder